13 Eylül 2009 Pazar

Tek Hece (Aşk)

Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim…

Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar’dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim…

Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim taç ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim…

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim’i,
Her oyunu bozan gizli zor benim…

Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı için kül eyledim Kerem’i.
İbrahim’in atıldığı kor benim…

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin’di.
Hat’rım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim…

İlahimle Mevlana’yı döndürdüm.
Yunus’umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla’danım, hayır benim, şer benim…

Benim için yaratıldı Muhammet!
Benim için yağdırıldı o rahmet!
Evliyanın sözündeki muhabbet,
Enbiyanın yüzündeki nur benim…

Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim…

Camal SAFİ

7 Temmuz 2009 Salı

ETME

ETME

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.


Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı?
Hangi hasta gönüllüyü kastediyorsun, etme.


Çalma bizi, bizden bizi, gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun, etme.


Ey ay, felek harab olmuş, altüst olmuş senin için
Bizi öyle harab, öyle altüst ediyorsun, etme.


Ey, makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.


Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.
Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun, etme.


Aşıklarla basa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme.


Ey, cennetin cehennemin elinde oldugu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun, etme.


Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun, etme.


Bizi sevindiriyorsun, huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun, sen mahvediyorsun, etme.


Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme.


İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme

MEVLANA

27 Haziran 2009 Cumartesi

özleyeceksin...

Bir anahtar deliğinin ardına gizlenmiş Cenneti, gözlerinin ovalarına
seren kelimelerimi arayacaksın yorgun kağıtların suskun nefeslerinde.
Bulutsuz düşlerin , yıldızsız gecelerin ardında takılıp rüzgarları
avuçlarında çıplak denizleri senin gözlerin için yaktığım satırlarımı
özleyeceksin. En çok yüreğine dokunduğum " yüreğimi " özleyeceksin.
Yüreğini yıldızlara yaslayıp özlemi demleyeceksin gecenin karanlık
çaydanlıklarında. . Hasretim büyüyecek damarlarında, duvarlar dilini
yutmuşcasına suskunluğun maskesini giyinecek. Beni arayacaksın bensiz
cümlelerin sen kokan satırlarında. Bir sigara daha yakacaksın dumanını
dağların yüksek yamaçlarına yolladığın. Kesmeyecek bir daha.
Küllüklerde öldürdügün sigara izmaritlerinle sönmeyecek hasretim. .
Seni şimdiden özlediğim gibi sende " beni " özleyeceksin. . Her
dokunuşumda saçlarına gelincikleri seren ellerimin kücüklügünü
arayacaksın avuç içlerinde. Temmuz gecesi sebebsizce üşüdüğünde
titreyen tenine gözlerimi sermemi dileyeceksin. Hasreti kanatıp
özleyeceksin. . Belki de en çok parmak uçlarının üşümüşlüğüne
gözyaşlarımı ateşlere rehin verdiğim gözbebeklerimi özleyeceksin.
Alıntı

21 Haziran 2009 Pazar

bekle beni...

Gözlerimi her kapatışım da siluetin beliriyor dalıp gidiyorum sende sonra sesin geliyor kulaklarıma çook derinlerden bekle beni bekle geleceğim,çekip çıkaracağım azgın dalgaların koynundan seni tekrar sığ sulara bekle ay ışığım.Biliyorum yoruldun sende en az benim kadar yüzecek dermanın kalmadı kollarında ama bırakma kendini bırakma bizi.Öyle yaklaşmıştım ki sana tam elimi uzatmış seni çekecekken yeni bir fırtına alıp götürdü seni benden uzaklara.Haykırdım fırtınaya onu benden alma alacaksan beni de al yanına!ama dinlemedi aldı gitti seni benden hoyratça.Eğer az da olsa bu söylediklerimi duyuyorsan bilki yakınındayım hala seni bulmam an meselesi.Az kaldı çok az...

Sonra gözlerimi açıyorum her yer kapkaranlık gece desem ay yok gündüz desem güneş yok.Hani nerde ışığım aydınlığım sonra tanıdık bir ses duyarmıyım diye etrafa kulak kesiliyorum ne bir ses ne bir nefes.Yürümeye başlıyorum elimle etrafı yoklayarak tutunacak birşeyler arıyorum bir kez daha düşmemek için ama bulamıyorum.

Madem gözlerimi açtığımda karanlığa gömülüyorum ne siluetini görebiliyor ne sesini duyabiliyorum bende bundan sonra gözlerimi hiç açmam daha iyi diyerek gözlerimi kapıyorum bir daha açmamak üzere.İşte ordasın ve işte yine sesin geliyor çok derinlerden bekle beni bekle geliyorum...

18 Haziran 2009 Perşembe

NOT:

bu blog herşey güllük gülistanlıkken iyiki doğmuşum hayat ne kadar güzel diye naralar atarken etrafa hep gülen yüzlerle bakarken yeşilin daha yeşil mavinin daha mavi kırmızının daha kırmızı göründüğü kuşların cıvıltısının doğanın tüm muhteşemliğiyle bir ezgi tutturup her daim kulaklarıma şölen tadında konser verdiği yıldızların daha parlak gecelerin daha kısa olduğu bir dönemde açılmış olup ismini o yüzden rengarenk almıştır lakin üstünden yaklaşık 1 sene geçtikten sonra bi yerlerde bi blogum olacaktı benim diyerekten hatırlanmış ve yazın hayatına başlamıştır.O bir sene zarfında ne fırtınalar esmiştirki içimde anlatacak o kadar şey birikmiştir ki bilgisayar karşısına oturup tek tek dökülmeye başlamıştır yüreğimdekiler kalemim yazdığı daha doğrusu klavyemin yazdığı sürece.Rengarenk ismine gelince ilk gün gördüğüm şeyleri şu an görmediğim için değişiklik yapmayı çok düşündüm ama hala bi yerlerde umudum olduğunu görünce böyle ilk günkü gibi kalmasına karar verdim umarım bi gün yeniden görmeye başlarım ve yeniden kaldığımız yerden şarkı söylemeye devam ederim...

kişi sevdiğiyle beraberdir ve sevdiğiyle beraber atar kalbi...

zulm kelime manası ile "Herhangi bir şeyi kendi yerinden başka bir yere koymak" demektir..

Eğer iki kalbin yeri birbirinin yanı ise ve "hep bir bildikleri olduğunu iddia ederek iyiliğimizi düşünen büyükler" bu kalpleri başka yerlere koyabiliyorlarsa,farkına varsınlar ki bu yaptıkları büyük bir zulmdür..

Yanlış mı olacak bu cümle burada bilemiyorum şu an ama

Zulm ile abad olanın,akibeti berbat olur..

Ah bizi çok seven,herşeylerden sakınan büyüklerimiz.. Siz Rabbimizden daha mı iyi bilirsiniz neyin daha çok hayırlı olduğunu..

Daha kaç kişinin canı yanacak bu meseleden dolayı kendimi geçtim ama daha kaç kişinin daha göz yaşlarına seyirci kalacaksınız.Ağzımı açtığım zaman zehirli sözler kalbinize batacak diye,gözyaşlarımı tutamam diye susuyorum.Kırgınlığımı ifade edemeyecek kadar çaresiz olduğum için hiç bir özür kar etmeyecek hiç bir özür onu bana geri getirmeyecek ondan tüm suskunluğum.Rasyonel hesapların ardı sıra koşarken, peşin hükümlerin kördüğümüne ayaklarımızı dolarken, en önce kendi kalbimizi gözden çıkarıyoruz. İnsanın, insanlığını, kalpsiz bir kategorizasyonda siliyoruz. Kalbini unutan neyin hatırını bilir ki? Kalbini yitiren neyi bulur ki?Bu hayat acılarlar göz yaşlarıyla boşa heba edilecek kadar uzun mu ki zamanımızı böyle geçiriyoruz çok mu uzun geliyor ki yaşam köşeye çekilip akıp gitmesini bekliyoruz günlerin bir bir nasıl geçer hayat böyle diye dert yanarak birilerini kırıp gemilerini batırmalarını seyrederek.Yarın uyandığınızda nefes aldığımı göreceğinizin bir garantisi var mı bugün şu an son nefesimi versem ne düşünceksiniz ne diyeceksiniz vicdanınıza bu kırgınlıkla ebediyete yol aldığımda.Kendinizle gurur duyacaksınız sanırım bizim için kalbinden nefes alma sebebinden vazgeçti diye.Bu gözyaşlarının vebalini kim ödeyecek diğer tarafta hiç düşünüyomusunuz merak ediyorum.Allah affetsin demekten başka bişey gelmiyor elden.Önceleri geceleri yıldızlarla konuşurdum hayallerimi anlatırdım ben anlattıkça onlar daha da parlarlardı.Ona baktıkça gözlerim ne kadar parlıyoduysa yıldızlarda gözlerimdeki ışıktan feyz alarak daha da parlıyolardı.Ama ışığım söndü ya şimdi tekrar başımı kaldırıp baktığımda farketmiyolar bile onlara baktığımı ve gün geçtikçe yitiriyolar parlaklıklarını.Konuşmuyolar da artık benimle duyuramıyorum sesimi onlarınkiniyse ben duyamıyorum.Anlatacak neyim kaldı ki...Duyacak neyim kaldı ki...Ben kalbimi ,bir kalp karşılığında emanete verdim;o da kalbini bir kalp karşılığında bana verdi emanete hıyanet etmek yakışırmıy dı bana bize, hani nerde kaldı sizin bana öğrettiğiniz değerler nerde???

17 Haziran 2009 Çarşamba

sen bende hayat kadar büyüksün;

Bir türlü anlatamadığım, bir türlü ispatlayamadığım sevdanın ketum
dilini yine yükledim dudaklarıma. Hiçbir sıfatla özdeştiremediğim
yüreğini anlattım harf harf. Gelincik tarlalarına hediye eylediğim
gözyaşlarımla yazdım seni dua dua. Bu kez satırlarımda ölüm
olmayacaktı, hüzün de..Bir yanıma Elif'i, bir yanıma seni alıp
pervazı olmayan düşlerime kanatlandırdım tüm kuşları. Tecritli
ellerimi bıraktım umuda , dökülen her kelimeye seni ilmekledim.
Gözlerimin görebildiği sığ ufka senin yüreğinin genişliğini bıraktım.
Adını bıraktım yalnızlığın kuraklığına. Seni anlattığım her bulut
eteğini çekti nemli gözlerimden. Yüreğini özetlediğim her karanlık
vazgeçti bendeki saltanatından. Biliyorum bendeki hiçbir kelime senin
bende ifade ettiğin büyüklüğü anlatacak kadar nüfus edinemeyecek
dudaklarıma. Çünkü sen bende hayat kadar büyüksün , umut kadar
mutluluk yüklüsün...

Kendimden vazgeçeli yıllar oldu. Sana anlattığım hüzün buzdağlarını
eriteli de çok seneler oldu.. Seni hiçbir zaman " ötekiler " kısmına
koymadım. Seni bende hiçbir zaman " sen " kadar yabancı görmedim. Sana
hiçbir zaman " sen " demedim. Çünkü sen bendin, ben de sen..Seni bu
kadar " ben " yapmışken sitem etme bana " ölümü " bu kadar çok
anıyorsun diye. Farkında değil misin be can, ölüme karşı tek sığınağım
sensin. Tek duamsın dilsizliğin hükümran olduğu alfabede. Tek
anlamımsın bensizliğin beş para etmediği yalnızlık mabedinde. Bilmez
misin be can, bende " benin" kalmadığını.. Yıllar önce kendimi tüm
kütüklerden zayi düşürüp bensiz yaşadığımı bilmez misin ey yar. Sonra
sen geldin bensizliğin tecritli sofralarına. Bensizliğin kuraklığına
umut öznelerini serdin.Bereketini bıraktın öznesizliğin kuraklığına.
Hiçliğimin duraklarına bir anlam katan , hüviyetsizliğimi yüreğinle
vücut bulan sensin. Bu kadar bütünlenmişken sana, ölümü nasıl
öpebilirim ki dudaklarımla. Ve şimdi ben kendimden vazgeçtim sadece
sana " ben kadar yakın olabilmek için. Ve şimdi sen oldum bende sadece
kendime " sen " kadar yabancı durabilmek için..Anla nolur bende " ben
" diye biri yok. Ben sadece " sen' im ". Senden önceki tüm sicillerimi
sildim ben sadece sana aitim..

Yürek sancımın tek refakatçisi, sözcüklerimin yegane bekçisi..

Aldırma satırlarıma bulaşmış hüzün rutubetine. Önemseme kendimle olan
savaşın galibine. Tek bir cümlem var mı öznesi sen kokan, yüklemi el
kokan ? Sen varken gizlice hangi yasak düş'ü peydahladım düşlerime ?
Senden başka hangi yüzde kuruladım gözlerimin rutubetini ? Hüzün çalan
mürekkebimi senden başka hangi dudağa özne bilmişim ? Ben sende "
kendimi " sen kadar yakın bulduğum için sevdim seni. Bereket diye
aşıma, azığıma kattım seni, yalnızlığımı avutasın diye değil...Ben seni
dua bildim semaya uzanan yakarışlarımda, ölümü dudaklarında hediye
eyleyesin diye değil...Yürek sancımın tek refakatçisi, durma öyle ölüm
gibi suskun suskun. Omuzlarındaki tüm umut türkülerini yığ kapıma.
Gözbebeklerine istiflediğin hüzün yüklerini bırak avuçlarıma. Hadi
uzat ellerini, yüreğimde nüfus edinen ölüme karşı saf tutalım
gülüşlerimizle. Hadi daya yüreğini yüreğime, hayat yolunda bir an
tökezleyen yarınlarımızı " umut"landıralım nefesimizle.

Hadi üzerimdeki tüm sıfatları çıkardım..
Sadece seni giyindim.
Suretimi de bıraktım geçmişime / aslım sadece sana ait...
Gayri senin yürek rahmine düşmekte nüfusum..
Soyundum benliğimden..
Unutuldum bendeki bensizliğimden..
Düşürüyorum kendimden..
Tut beni yüreğimden,
Tut ne olur kendime ait kirpiklerimden..

Yolumuz uzun lakin susuzluğum aşikar..
Suskunluğuma aldanma birazdan unutulmuşluğum azar..
En iyisi ölüm beni yakalamadan,
Varlığına kat beni..
Çünkü hiçliğim ancak sende anlam kazanır..
-Alıntı-
(Kimin yazdığını bilmiyorum malesef kim yazdıysa hislerime tercüman olduğu için yüreğine sağlık kalemine kuvvet olsun :)